pablo neruda

monica ziyagildurulay
“şiirlerin en hüzünlüsünü yazabilirim bu gece. ben onu sevmiştim, ve bazen o da beni sevmişti. " demiş sosyalist ve aşkı en güzel anlatan yazar, şair. Nazım'ın arkadaşı ve hasret duyanı.

Asıl adı Ricardo Eliecer Neftali Reyes Basoalto olan bu büyük şair 12 Temmuz 1904'te Şili'nin Parral şehrinde doğdu. Annesi öğretmen, babası işçiydi.

Ufakken annesini kaybediyor, 13 yaşında dergiler de makale yazmaya başlıyor ama hala Pablo değil 1920 yılında Çek şair Jan Neruda'dan aşırdığı soyadı, Pablo adına ekleyip bir dergide yazmaya başlıyor. O, bu ad ve soyadın geçici olduğunu düşünüyordu ama öyle olmuyor. Ömrünün geri kalanında hep bu adla anıldı. Pablo neruda.

Bazıları dokunmayı biliyor, kelimeleri süslemeyi.

bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim

şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.

bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.

kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
sevdi beni o
ben de bir ara onu sevdim
o durgun, iri gözler sevilmez miydi ama

bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.

yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.

ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.

gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana

artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
o ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
artık sevmiyorum ya severim belki yine
ne uzundur unutuş
ah ne kısadır sevda
böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona.

Ve tabi,


Neden öldün Nâzım?
Senin türkülerinden
yoksun
ne yapacağız şimdi?
Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar
bulabilecek miyiz bir daha?
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun
ne yapacağız?
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı,
ateşle suyun birleştiği
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözü pek bir sevinçle dolu?
Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler
kazandırdın bana
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları
Bulutlar gibi, yaprak gibi uçarlar
Düşerlerdi orada, uzakta.
Yaşarken kendine seçtiğin
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa.
Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet
sunuyorum
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan
Halkların kavgasını ve kavgamı benim
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan...
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da
yalnızım sensiz.
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen
yüzünden yoksun
dostluğumuzdan, bana ekmek olan,
rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle
Kuyu gibi kapkara zindanlardan
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları
Ellerinde izi vardı eziyetlerin
Hınç oklarını aradım gözlerinde
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin
Yaralar ve ışıklar içinde.
Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya
Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın,
Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun?
Teşekkürler, böyle olduğun için!
Teşekkürler o ateş için
Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca.

Unutmadan, Kendisi Nobel ödüllü bir diplomattır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol